Soru :Yrd.Doç.Dr. Feyzullah Beşli
Cevap:Yrd.Doç.Dr. Feyzullah Beşli
Yardımcı Editör: Uz.Dr.Ümit Yaşar Sinan
A) Hastaya özgü öneriler ;
Hastada, KAH ile benzer risk faktörlerine ve patofizyolojiye sahip olan, genellikle KAH’na eşlik eden ve aynı zamanda tanıda karışıklığa yol açabilen tıkayıcı tipte SVH mevcut.
Mevcut konuşma bozukluğu nedeniyle sağlıklı bir anamnez almak zor olsa da göğüs ağrısının değerlendirilmesi çok önemli bilgiler sağlayacaktır. Bunun yanında hastada saptanan troponin pozitifliği ve EKG değişikliği serebrovasküler hastalıklarda da saptanabilecek bir durumdur. Bu nedenle semptom, EKG ve troponin takibi yapılarak EKG de dinamik değişiklik olması ve troponin değerinin giderek artması durumunda AKS’den şüphelenilmelidir.
NSTEMI tanısı konması durumunda kontrast madde ve invazif girişimlerin getirebileceği olumsuz etki de değerlendirilerek hasta KAG alınabilir. AKS tanısı ekarte edilecek olursa elektif KAG gerekliliği açısından değerlendirilmelidir. Doppler US veya MR anjiografi gibi yöntemlerle karotis arter hastalığı saptanması ve girişim planlanması durumunda hastaya koroner anatominin görüntülenmesi amacıyla KAG yapılması faydalı olacaktır. Benzer durumdaki hastalarda miyokart perfüzyon sintigrafisi ile iskemi araştırılmasının yapılması ve iskemi saptanan hastalarda KAG düşünülebilir.
Yardımcı Editör Notu:
Serebrovasküler hastalıklar, kalp biyobelirteçlerinde ve EKG’de meydana getirdikleri değişiklikler ile KAH’ına bağlı akut iskemiyi taklit ederler. Bu nedenle göğüs ağrısının ve kalp ile ilişkili patolojiyi işarete eden diğer semptomların olmadığı durumlarda meydana gelen kalp biyobelirteçlerinde yükselme ve/veya EKG değişikliği durumlarında ayırıcı tanıda muhakkak düşünülmelidirler. Bu değişiklikler iskemik SVH da olabileceği gibi intrakraniyal hemoraji durumlarında da meydana gelebilir. Bu nedenle hastaya antitrombosit ve antikoagülan tedavi başlanmadan önce IK kanama olabileceği göz ardı edilmemelidir.
Yukarıdaki hastalar için gerek tartışmacı hekimler, gerekse yardımcı editör gerekli olan vurgulamaları özenle yapmıştır. Troponin yüksekliği, kardiyolog arkadaşlarımızı konsültasyonlarda sıkıntıya sokan bir laboratuvar bulgusudur. Olgu 2’de vurgulandığı üzere troponin yüksekliğinin non-kardiyak ve akut koroner sendrom dışı kardiyak nedenleri olduğu unutulmamalıdır. Özellikle kalp yetersizliği veya böbrek yetersizliği olan hastalarda troponin kronik olarak yüksek olabilir. Hasta klinik durumu ve diğer kardiyovasküler risk faktörleri ile birlikte değerlendirilmeli, EKG ve ekokardiyografi inceleme yapılmadır. Önemli olan troponin yüksekliğini değil, hastayı tedavi etmekdir. Bu anlamda tedavi yaklaşımında bir hasta için birden fazla doğru olabilir. Hekimlikte “hastalık yoktur hasta vardır” (“non est morbo aegros”) prensibi unutulmamalıdır.